Oyuncu Deniz Çakır’ın “halkın bir bölümünü, toplumsal sınıf, din, mezhep, cinsiyet, bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılama” hatasından yargılandığı davada mütalaasını açıklayan savcı, sanığın bu cürümden beraatini talep etti.
İstanbul 58. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki 5. duruşmaya katılmayan sanık Deniz Çakır’ı avukatı temsil etti. Müdahiller ismine da avukat Alperen Bozdağ, duruşmada hazır bulundu.
Duruşmada daha evvel alınan orta karar gereği, olay günü Çakır’ın yanında bulunan arkadaşı H.S.C’nin bilgisine başvuruldu.
‘NİTELİKLİ HAKARET CÜRMÜNDEN YARGILANMALI’
Şahit beyanının akabinde görüşü sorulan cumhuriyet savcısı, mütalaasını mahkemeye sundu.
Mütalaada, sanık Çakır’ın, “halkın bir kısmını, toplumsal sınıf, din, mezhep, cinsiyet, bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılama” hatasından yargılanmasının istendiği hatırlatılarak, kabahatin oluşması için Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 216. hususunun 2. fıkrasında belirtilen özelliklere sahip ve halkın bir bölümünü oluşturan gayrimuayyen sayıdaki şahısların aşağılanması, tahkir edilmesi gerektiği söz edildi.
Bu unsurda kamu barışını korumak hedefiyle halk kesitlerinin alenen aşağılanmasının cürüm olarak tanımlandığına vurgu yapılan mütalaada, “Bu fıkradaki cürmün oluşması için bir topluluğun, hususta belirtilen sebepler, ırk, din, mezhep, cinsiyet, toplumsal sınıf ve bölge farklılığına dayanarak aşağılanmış olması gerekir. Bunların dışındaki bir münasebetle halkın bir kısmının aşağılanması halinde bu kabahat oluşmayacaktır” denildi.
Hususta düzenlenen cürmün oluşması için yapılan aşağılamanın alenen olması gerektiği ve olayda aslında TCK’nın 125. hususunda düzenlenen “hakaret” kabahatinin kelam konusu olduğu kaydedilen mütalaada, şu kıymetlendirme yapıldı:
“Sanığın hareketinde sarf ettiği sözlerle belli sayıda mağduru maksat aldığından, TCK’nın 216/2. hususunda düzenlenen kabahatin ögeleri prestijiyle oluşmadığı ve aksiyonun TCK’nın 125/1-3-b, 125/4 ve 43. hususları kapsamında kalan, zincirleme biçimde işlenen ‘nitelikli hakaret’ kabahatini oluşturduğu, fakat bu aksiyondan açılmış bir dava bulunmadığından, davanın konusunu teşkil etmediği, hasebiyle dava konusu edilmemiş hareket açısından sanık hakkında karar verilmesi imkanının bulunmadığı anlaşılmıştır.
Bu durum karşısında sırf sanığın üzerine atılı ‘halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme’ hatasından beraat kararı verilmesi, sanık hakkında, aksiyonuna uyan, TCK’nın 125/1-3-b, 125/4 ve 43. unsurları (nitelikli hakaret) mucibince İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına kabahat duyurusunda bulunulması talep ve mütalaa olunur.”
Orta kararını açıklayan mahkeme, taraf avukatlarına, mütalaaya karşı beyanlarını hazırlamaları için müddet vererek, duruşmayı erteledi.
NE OLMUŞTU?
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gelerek kabahat duyurusunda bulunan bir kısmı başörtülü 7 bayan, 30 Aralık 2018’de, Beşiktaş’taki Güçlü Center alışveriş merkezindeki bir kafede oturdukları sırada oyuncu Deniz Çakır’ın kendilerine hakaret içeren telaffuzlarda bulunduğunu sav etmişti.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı hata duyurusu üzerine Çakır hakkında “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme” ve “özel hayatın kapalılığını ihlal etme” kabahatlerinden soruşturma başlatmıştı.
Hazırlanan iddianamede, Çakır’ın “halkın bir kesitini, toplumsal, sınıf, din, mezhep, cinsiyet, bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılama” cürmünden 6 aydan 1 yıla kadar mahpusla cezalandırılması isteniyor. (AA)
Gazete Duvar
