HDP İstanbul Milletvekili ve Avrupa Birliği Entegrasyon Encümeni üyesi Zeynel Itina, Danıştay kararını münasebet göstererek Ayasofya’nın statüsünü müzeden camiye çeviren iktidara Alevilerle ilgili yargı kararlarına da uymasını istedi. “Alevilerin ne toprak ne bayrak talebi var bu memlekette, yurttaşlık hizmetlerini eksiksiz mekanına getirirler ancak biz ne kamuda varız ne de yasalar önünde eşitiz” diyen Zeynel Itina şöyle konuştu:
AYRIMCILIĞA SON VERİN: Avrupa İnsan Hakları Duruşması, Danıştay ve Yargıtayın bugüne kadar cemevlerini ibadethane statüsünü tescil eden yargı kararlarının hiçbiri uygulanmadı. Danıştay’ın cumhuriyetle hesaplaşan Ayasofya kararını uygulayan yetkililer neden yargının cemevleriyle ilgili kararlarını uygulamıyorlar. Yargı kararları, Alevi çocuklarına hâkim inancın, teolojinin dayatıldığı, zarurî diyanet derslerinin eşitlik unsuruna hilâf olduğunu birçok sefer hükmetti. Bugüne kadar bu mağduriyetlerin giderilmesi için açılan davaların tamamı müspet tarafta sonuçlanmasına karşın hiçbir değişiklik olmadı. Ayrıyeten dünya Alevi, Bektaşilerin kutsal inanç mekânı Hacı Bektaş Veli Dergâhı, Ayasofya’da olduğu üzere yıllardır olura doğal tutularak turistik bir müze olarak kullanılmaktadır. Yargı kararlarını işlerine gelince tanıyan bu iktidarı ayrımcılığa son vermeye çağırıyoruz.
YARGI KARARLARINDAN İKİ ÖRNEK: Arkadaşlar Yargıtay, AİHM kararlarını okumayacağım burada. Lakin bir Yargıtay bir de Danıştay kararı size okuyacağım: Temmuz 2017’de Danıştay 13. Dairesi “Herkes, lisan, ırk, renk, cinsiyet, siyasî mülahaza, felsefî inanç, diyanet, mezhep ve gibisi sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir” prensibine makul hareket edilmesi gerektiğine, ayrımcılığın yasaklandığına, ibadethane olarak açılmış ve fiyatsız girilen ibadethanelere ait aydınlatma masraflarının devlet tarafından karşılanmasına karar vermiştir. Tekrar, Yargıtay 2018’de, cemevlerinin ibadethane olduğuna, elektrik ve su faturalarının devlet tarafından ödenmesine karar vermiştir. Gelgelelim bu kararların hiçbiri pratikte uygulanmamıştır. Buna şık bir örnek vereceğim size: Diyarbakır Pir Sultan Cemevi, iki yıldan beri elektriği kesik; ve daha yeni Alevi canlar bu parayı toplayıp ödediler ve cemevinin elektriğini, suyunu açtırdılar.
KAMUDA ALEVİ KALMADI: Pahalı canlar, artık, bu kürsüde çok hamaset konuşmaları olur: ‘Kürt-Türk kardeştir’, ‘Alevi-Sünni kardeştir’… Kardeş olmak istiyoruz, biz de kardeş olmak istiyoruz lakin eşit yurttaşlık temelinde kardeş olmak istiyoruz arkadaşlar. Alevilerin ne toprak ne bayrak talebi var bu memlekette, yurttaşlık hizmetlerini eksiksiz noktasına getirirler lakin biz ne kamuda varız ne de yasalar önünde eşitiz. Geçen gün -İçişleri Komitesi üyesiyim- İçişleri Bakanı Yardımcısı’na bir soru sordum, dedim ki: ‘Kamuda Alevileri temizlediniz, Alevi kalmadı, TSK’de de kalmadı…’ Ali Tatar bunların en şık örneğidir, bir Alevi’dir. Yapılan iftiraya dayanamadı, intihar etti arkadaşlar gururundan ötürü.
NE YÖNETICI VAR NE VALİ: Öbür taraftan, şunu sordum ben İçişleri Bakan Yardımcısı’na: ‘Bir emniyet yöneticisi, bir vali var mı Alevi?’ Dedi ki: ‘Ben bu soruya yanıt veremem, vermem.’ Veremez zira yok. Ne bir emniyet yöneticisi var ne de bir vali var. Alevilerin bu talepleri ana sütü kadar helal taleplerdir. Şayet bu devletin birliğini, bütünlüğünü savunuyorsanız ve kardeş olmak istiyorsanız bu hakları verirsiniz. Şöyle bir şey olmaz: Biz kardeşiz, ben büyük kardeşim, siz küçük kardeşsiniz istediğim vakit seni tokatlarım. Bu türlü bir kardeşlik istemiyoruz. Biz, yasalar önünde eşit haklara sahip olmak istiyoruz. Onun için bedelli milletvekilleri, bu konuşmaları her gün dinleyeceksiniz. Her çıktığımda da söyleyeceğim şayet bu utançtan kurtulmak istiyorsak AİHM’in, Yargıtay’ın, Danıştay’ın verdiği kararları uygularsınız. Aleviler de eşit yurttaşlık hakkına sahip olur. (HABER MERKEZİ)
Gazete Duvar
