Pandemi süreci devam ederken; bir yıl ortadan sonra yüz yüze eğitime geri dönen çocuklar yeni olağana adapte olmaya çalışıyor. Aileler de bu süreçte çocukları yakından takip ediyor.

Okul sürecine ait açıklamalarda bulunan Aile Danışmanı ve Ömür Koçu Hatice Bilgili, okul sürecinde kronik hastalık ile gayret eden çocukların sıhhati ve eğitimi için her açıdan inançlı bir ortam oluşturulması gerektiğini söyledi.

Kronik hastalığı olan çocukların fizyolojik ve ruhsal durumlarının takip edilmesinin, öğretmenlerin şuurlu yaklaşımının çocukların motivasyonlarının artmasını sağladığını belirten Bilgili, “Bu çocukların sıhhatlerini korumak ve eğitim hayatlarında başarılı olmalarını sağlamak için öğretmenlerin ve ailelerin dikkatli davranmaları ehemmiyet taşıyor. Çocukluk çağında en sık görülen kronik hastalıklar ise, astım, kanser, kistik fibrozis, serebral palsi, kronik böbrek yetmezliği, malnutrisyon, diyabet, epilepsi ve otizm çocukluk çağında en sık görülen kronik hastalıklardır. Ayrıyeten çocuklarda obezite, dikkat ve hiperaktivite bozukluğu da hayli yaygındır” diye konuştu.

‘DESTEĞE GEREKSİNİMLERİ OLABİLİR’

Kronik hastalığın, tıbbi bakım gerektiren, çocukları fizikî, psikososyal ve akademik olarak etkileyen bir durum olduğunu tabir eden Bilgili, “Kronik hastalığı olan çocukların günlük ihtiyaçları, sağlıklı akranlarından farklılık gösterebilmektedir. Bu çocukların okulda ilaç kullanma, ölçüm yapma, beslenme, hareket etme, teneffüs ve boşaltım ile ilgili fizikî ihtiyaçları bulunmaktadır. Ayrıyeten kronik hastalığı olan çocuklar, başka arkadaşlarına nazaran psikososyal ve davranışsal değişiklikler gösterebilirler. Motivasyonlarının artması için dayanağa muhtaçlıkları olabilir. Bu nedenle kronik hastalıkla uğraş eden çocuklar, psikososyal taraftan desteklenmelidir. Birebir vakitte kendilerini inançta hissetmeye de ihtiyaç duyarlar. Kronik hastalıkların 7 gün 24 saat sürdüğü, bayram, hafta sonu üzere tatillerinin olmadığı ise unutulmamalıdır” dedi.

AİLELER VE ÖĞRETMENLER OKUL SÜRECİNİ NASIL YÖNETMELİ?

Bilgili, çocukların, ailelerin ve eğitmenlerin süreci sağlıklı yönetebilmeleri için iş birliği yapmalarının epey değerli olduğunu kaydederek, şunları söyledi:

“Kronik hastalığı olan çocuğun sıhhati ve eğitimi için inançlı ortam sağlanmalıdır. Çocuklar için bu ortamı sağlamak ise hepimizin misyonudur. Kronik hastalık asla gizlenmemeli ve okul idaresi ile paylaşılmalıdır. Unutulmamalıdır ki, kronik hastalıklar bulaşıcı değildir. Çocuğun kronik hastalığı hakkında ve bakım hali konusunda okul yetkilileri aydınlatılmalıdır. Okul hemşiresi ya da rehber öğretmeni ve sınıf öğretmeniyle beslenme formu, ilaçları ve bu ilaçların hangi aralıklarda içilmesi gerektiği paylaşılmalıdır. Çocuğun kullandığı bir aygıt varsa bu aygıtın kullanım biçimi hakkında bilgi verilmelidir. Broşür, kitapçık, rehber, web adresi ve çocuğun takip edildiği merkezin bağlantı bilgileri paylaşılmalı; acil durumlar ve acil durumda yapılacaklar anlatılmalıdır.”

‘UYGUN ORTAM OLUŞTURULMALI’

“Ulaşım için servis kullanılıyorsa tıpkı bilgiler kesinlikle servis sürücüsü ve servis görevlisiyle de paylaşılmalıdır. Bilhassa diyabetli çocuklarda ilaç kullanımı, kan şekeri ölçümü, enjeksiyon üretimi için uygun ve pak ortamın sağlanması çok değerlidir. Bu gereksinimlerin karşılanması için uygun ortam oluşturulmalıdır. Özel beslenme planı varsa, okul diyetisyeni ile görüşülüp bilgi verilmelidir. Çocuklar, tedavi yahut rahatsızlık periyotlarında devamsızlık yapabilirler. Bu durum akademik muvaffakiyetlerini ve motivasyonlarını olumsuz etkileyebilir. Okula döndüklerinde motivasyonları artırılmalı ve katılamadıkları derslerin tekrarları yapılarak eksiklikleri giderilmelidir. Okullarda, kronik hastalıklar konusunda seminerler verilerek öğretmenler ve öğrenciler bilgilendirilmelidir.”

Cumhuriyet