İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 2013 yılında mezun olan Dr. Ahmet Akbaş, korona virüsüne yakalanarak vefat etti.
Beyin ve Hudut Cerrahisi Uzmanı Dr. Ahmet Akbaş Taksim (Sıraselviler) Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde vazife yapıyordu. Korona virüsü testi müspet çıkan Akbaş, hafif semptomlarla 14 günlük izolasyonun akabinde yine çalışmaya başlamıştı.
6 Ekim’de mesai sonrası poliklinik hizmeti veren ve meskenine giden Dr. Akbaş kendisi üzere doktor olan eşinin yanında vefat etti. Akbaş için bugün çalıştığı hastanede, mesai arkadaşlarının iştirakiyle bir hürmet duruşu aktifliği gerçekleştirildi.
‘BAKAN FARKLI YARDIMCISI FARKLI TELDEN ÇALIYOR’
İstanbul Tabip Odası denetleme heyeti üyesi Dr. Nazmi Algan, “100’ü aşkın sıhhat işçisi, 50’yi aşkın doktor vefat etti. Birinci başta bize kâfi donanım sağanmadı. İktidar ve sıhhat Bakanlığı’ndan taleplerimizin yerine getirilmesini istiyoruz. Kelamlar verildi lakin yerine getirilmedi. Bakan farklı telden çalıyor yardımcısı başka telden çalıyor” dedi.
Dün koronadan ötürü vefat eden Dr. Recep Ali Köseoğlu’nun arkadaşı Ümit Akgüz de aktiflikte konuştu. Akgüz, Köseoğlu’nun çok iyi, sevgi dolu bir hekim olduğunu belirterek, İzmir’de vazife yapan Dr. Mehmet Atilla’nın, Dr. Recep Ali Köseoğlu ve vefat tüm tabipler için yazdığı şu şiiri okudu:
“Meslektaşlarımız sessizce döndü toprağa bugün,
Kimi, tanıdığım sesini bıraktı, kimi benden genç fotoğrafını vaktin gerisinde…
Tıpkı yemini etmişiz. Aşikâr, kaldırmamışlar başlarını, yakınmamışlar belirli…
Kendi izleri, sesleri, hoşlukları, renkleri ile.
Onlar da savunmadılar mı pekala memleketi?
Neden sessizce gömüyoruz onları yüreğimize?
Hak etmediler mi ilmek ilmek ördükleri ömürleri, bir alkıştan fazlasını?
Onlar da bu memleket için ölmediler mi?
Bugün sekiz ekim
Lisana kolay kaç kişi oldukları, meslektaşlarım sessizce toprağa döndü yüzünü bugün, hayalleri onları unutuncaya kadar…”
Ahmet Akbaş’ın arkadaşı Dr. Sonay Özdemir de şunları söyledi: “Çok hüzünlüyüz. Kendisini daima geliştirme isteği olan bir arkadaşımızdı. Öteki sıhhat işçileri için de çok hüzünlüyüz.”
‘YANLIŞLARI SÖYLEMEK BOYNUMUZUN BORCU’
İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Prof. Osman Küçükosmanoğlu ise aktiflikte yaptığı konuşmada şunları söyledi: “İki arkadaşımızı uğurladık. Salgınla uğraş iyi yönetilemiyor. Bunun bedelini bizler ödüyoruz ve toplum ödüyor. Yanlışları söylemek boynumuzun burcu. Sözlerimiz daima havada kaldı. Çelişkili bilgiler var. Arkadaşlarımız mesleklerini icra ederken ölüyorlar. Adaletsiz bir nizam ile karşı karşıyayız. İş kazası tarifi yapılmadı. Acımız büyük. Bugün arkadaşlarımızım anısı önünde hürmet ile eğiliyoruz…”
‘ŞEHİR HASTANELERİ DEVLETLEŞTİRİLMELİ’
CHP İstanbul Milletvekili Ali Şeker de, korona virüsü olaylarındaki artışlara dikkat çekerek şöyle konuştu: “Dün korona artışında dünyada rekor kırıldı. Bundan sonraki günlerde daima kırılacak bir rekor bu. Herkes tarafından öngörüldüğü halde önlemlerin gevşetilmesi kabul edilemez. Kent hastaneleri üzerinden bütçeler müteahhitlere aktarıldığı için gerek sıhhat çalışanlarının gerek tıbbî tedarikçilerin alacaklarını alamamasından ötürü üniversitelerin bilhassa çökertilmesinden ötürü sıhhat hizmetleri çok önemli manada aksıyor. Kent hastaneleri bir an evvel devletleştirilmeli. Döviz bazında kira ödemeleri bir an evvel son bulmalı.”
Şeker, Sıhhat Bakanlığı’nın Şubat ayında 24 korona virüsü hastasının iyileştiği formundaki raporunun kaldırılması ile ilgili de, “Sehven yapıldığını argüman ediyorlar. Yayından aslında kaldırıldı. Oradaki tutarsızlığın içinde bir sıhhat bakan yardımcısının olması kabul edilemez” dedi.
Gazete Duvar
