Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed’in geçen ayki Ankara ziyareti sonrası 6 Aralık’ta Ankara’ya gelen BAE hükümet yetkilileri; Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) ile Türk Silahlı Kuvvetleri’ni Güçlendirme Vakfı’na (TSKGV) ilişkin şirketlerin de ortalarında bulunduğu Türk savunma sanayii şirketlerinin temsilcileriyle görüştü. Bu gelişmelerin akabinde, “bazı Türk savunma endüstrisi şirketlerinin BAE’ye satılabileceği” argümanları tekrar gündeme geldi. İsmi geçen şirketlerden biri evvelki gün “Şirketimiz hakkındaki bu tezlerin hiçbir gerçeklik hissesi taşımadığını belirtmek isteriz” açıklaması yaptı. Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Lideri İsmail Demir de dün Kocaeli’de katıldığı bir etkinlikteki konuşmasında, satış argümanlarını “dezenformasyonun bir parçası” olarak nitelendirdi. Demir, “Şirketlerimiz olağan profesyonel şirketlerin çalışması gerektiği üzere çalışıyorlar” tabirlerini kullandı.

Vakfın en yüksek karar organı olan mütevelli heyetini ise Cumhurbaşkanı başkanlığında Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Ulusal Savunma Bakanı, Genelkurmay Lideri ve Savunma Sanayii Lideri oluşturuyor. Mütevelli heyetin vazife ve yetkileri ortasında ise “yeni şirket kurulmasına, kurulmuş bir şirkete ortak olunmasına, vakfın sahip olduğu başlangıçta özgülenen ve sonradan edinilen tüm taşınır, taşınmaz malların, hakların ve pay senetlerinin satılmasına yahut daha faydalı olanla değiştirilmesine karar vermek” de bulunuyor.

TSKGV’ye ilişkin savunma endüstrisi şirketlerinin BAE’ye satılabileceği tezleriyle ilgili Cumhuriyet’e değerlendirmelerde bulunan emekli Tuğgeneral Ali Er, satış tartışmaların önüne geçmek için TBMM’nin yasal düzenleme yapabileceğine dikkat çekti. Er, “Bu çeşit tartışmaların önüne geçmek için anayasal olarak başkomutanlık makamının sahibi olan TBMM bu olaya el koymalı ve bir yasa çıkartarak TSKGV’ye ilişkin şirketlerin satışı ya da bölümünü TBMM’nin nitelikli çoğunluğunun onayına bağlamalıdır” sözlerini kullandı. Şirketlerin satışının, vakıf senedine karşıt olduğunu vurgulayan Er, şunları kaydetti: “Kuruluş emeli muhakkaktır. Vakıf senedinin lafzında Türkiye için bağımsız bir savunma endüstrisi oluşturmak, Türkiye’nin bağımsızlığını güçlendirmek vardır. Bu lafzı bir kenara atarak ticari saiklerle Türkiye’nin düştüğü ekonomik olarak sorunlu bir ortamda bu türlü bir satış gündeme getirilmemelidir, zira bu şirketler sıradan ticari şirketler değildir. Vakıf senedinin lafzı esasen bu türlü bir satışa müsaade vermez, bu millet de buna müsaade etmez. Lakin bu bahsin gündeme getirilmesi dahi Türkiye’nin güvenilirliğine ziyan verir.”

Cumhuriyet