LONDRA – İngiltere üç milyon Hong Konglu’ya İngiliz vatandaşlığının yolunu açtı. Bu ani denebilecek vatandaşlık lafının tam da göç özgürlünün zorlaştırıcı yeni düzenlemelerle değiştirildiği bir periyoda denk gelmesinin getireceği sonuçlar merakla bekleniyor. Birçok gözlemci mevzuyu Çin’in garp ile münasebetleri açısından tahlil ederken Hong Kong nüfusunun nerdeyse yüzde 40’ını kapsayan bu vatandaşlık imkanının ne manaya geleceği ise ağır gündem unsurları içinde yeteri kadar dikkat çekmedi.
Halbuki Brexit gereği yeni göçmenlik düzenlemelerine Avustralya’dakine benzeyen bir puanlama sistemi getirilmesi için birinci adım şimdi geçtiğimiz ay atılmıştı. Gaye, yıl sonuna kadar AB vatandaşlarının muaf dolaşımını engellemek. Umum olarak İngiltere’ye göç etmeyi zorlaştırıcı yasalar hazırlanıyor ve ‘işe yarar göçmen’ vurgusu yapılıyor. İş teklifi almak, sponsorlu olmak, İngilizce bilmek üzere Brexit ruhuna koşut adımlar atılıyor. İçişleri Bakanı Priti Patel’in, “Serbest dolaşıma son veriyoruz, sonlarımızı denetim altına alıyoruz” diye sunduğu yeni yasa, Brexit seçiminin en değerli vaadiydi ne de olsa. Laf konusu olan duygusal bağların güçlü olduğu eski koloni Hong Kong olsa bile böylesine kapsayıcı bir vatandaşlık lafının verilmesi zamanlama olarak biraz beklenmedik oldu.
Bahsin göçmenlikten öte Çin ile münasebetler boyutuyla ilgili ele alındığı The Economist’te rastladığım bir tahlilde ise ‘Bir yanda korona öteki yanda Brexit sürüncemeleri, bir de Çin’le mi arbede etmemiz gerekiyor?’ usulü bir icmal vardı. ‘Dünyanın gözü önünde ve bu kadar açıkça yapılan bir hak gaspı olmasa, zamanlama olarak İngiltere’nin Çin’le sorun yaşamak istemesi son seçeneği olur’ diyen bir tahlildi bu. Çin, İngiltere’yi ticari sahada sahiden zorlamaya karar verirse listenin uzun olduğu da eklenmiş . Brexit sonrası AB dışındaki pazarlara çok daha muhtaç olacağı öngörülen İngiltere’de Scotch viski ya da Jaguar araba ihracatı zarar listesinin başında. HSBC ve finans bölümü de darbe alabilir. Milletlerarası ilgilerde satranç oyunu benzetmesi çok yapılır ancak sahiden de kimin hangi taşı oynatacağı merak ediliyor.
AKIN YAŞANIR MI, ÇİN GEÇİT VERİR Mİ, GÖÇ DALGASI PAYLAŞILIR MI?
Çin Dışişleri Sözcüsü’nün “Birleşik Krallık bu kararının sonuçlarına hazır olmalı” diye sert bir lisanla eleştirdiği kararla üç milyon Hong Konglu’ya vatandaşlık verilmesinin Brexit ruhuyla çeliştiği kesin. Fakat en ateşli Brexitçilerin bile bu kararı sorguladıkları yok şimdilik. Durumun aciliyeti tartışılmaz ve hakları kısıtlanan kişilerin seçeneğinin olmaması bir insan hakkı aciliyeti olarak yorumlanıyor. Politik ayak oyunlarının ötesinde kamuoyunun karara desteği yüksek.
Hong Kong’da durumlar daha da kötüleşirse İngiltere’ye uçaklarla süratli bir göç dalgası başlayıp başlamayacağını ise ise bekleyip göreceğiz. Çin’in buna geçit verip vermeyeceği ya da geçit vermezse Batı’nın ne yapacağı da görünür değil pek. Kararın artıları ve eksilerinin tahminen de o vakit konuşulmaya başlayacağı tahlilleri yapılıyor. Potansiyel göç gerçekleşirse İngiltere’nin bu yükü ABD, Yeni Zelanda, Kanada ve Avustralya ile paylaşması da öngörülüyor.
İngiltere’nin Çin’in Hong Kong kesimini 1997’de Çin idaresine devretmesini hatırlayacak kadar yaşlıyım. Hong Kong adası Çin’e muayyen koşullar altında geri verilmişti. Çin, 50 yıl boyunca hakları garanti edecekti. ‘Tek memleket, iki sistem’ uygulanacağı kelamları verilmişti. O kentte yaşayanlar için kimbilir ne kadar çalkantılı bir periyot olmuştu bu alışveriş. Alışageldiğiniz adetlerden, sömürgesi olsanız bile kesimi olduğunu düşündüğünüz bir kültürden, kazandığınız hak ve özgürlüklerden kopup ‘öz vatanınıza’ tekrar entegre olmanız isteniyor. Hele de ‘öz vatanınız’ insan haklarını en çok çiğneyen ve ferdî özgürlüklerin kısıtlandığı devletlerden biriyse.
BREXİT RUHU VE GÖÇMENLİK PROBLEMI
İngiltere Çin’in Hong Kong’da uygulayacağı güvenlik yasasının iki memleket arasındaki ortak deklarasyona ters olduğu gerekçesiyle vatandaşlık statüsünü vereceği aylardır konuşuluyordu. Karara evet diyen tıpkı milletvekilleri daha geçenlerde göç özgürlüğünü zorlaştıran Göçmenlik Yasası’nı desteklemişlerdi meğer ki. Brexit referandumuna verilen oyların meali buydu tam olarak. Seçmen açık ve net bir formda göçmen istemiyordu. Hem de yanı başındaki kendine benzeyen Avrupalı göçmeni bile istemiyordu.
Haberi duyunca bir yabancı olarak aklımdan birinci geçenin “Peki biz öteki yabancılara ne olacak? Nasıl yarışma edilir ki o çalışkan ve tatlı insanlarla” mülahazası olmasını asrî insanın bencilliğine bağlayıp geçiştirdim. Sahiden de ferdî deneyimlerime nazaran yıllar içinde tanıştığım Hong Konglular ülkü çalışma arkadaşlarım oldu.
Kararda eski kolonyalist hisler da (bu kişiler bizim insanlarımız) tesirli olmuş olabilir. Elbette akde nazaran Çin’in 50 yıl boyunca İngiltere idaresinde kazanılan vatandaşlık haklarını muhafaza hususunu açıkça ihla etmesi de makbul bir neden. Üç milyon Hong Konglu’ya potansiyel olarak kapıları açmak Brexit ruhuyla çelişse de karşı çıkan yok şimdilik. Hadiseler ve kararlar duygusal gelişiyor izlenimi ediniliyor şu aşamada. Hong Kong halkının buraya nasıl ve ne devir geleceği ayan olmasa da önümüzde göçmenlik mevzusunun hararetle tartışılacağı bir periyot yaşanacağı kesin.
Gazete Duvar
