MHP Genel Lideri Devlet Bahçeli, küme toplantısında ABD seçimlerini kıymetlendirdi.
Bahçeli’nin açıklamalarından satır başları şöyle:
ABD SEÇİMİNDE TARAF TUTMADIK: Amerika Birleşik Devletleri Başkanlık Seçimi 3 Kasım 2020 tarihinde yapılmış, her ne kadar Trump itirazlarını seslendirse de Demokrat Parti adayı Joe Biden 46’ıncı lider olarak seçilmiştir. Bu durum işleyen demokratik çarkın bu ülkedeki doğal bir sonucudur. Milliyetçi Hareket Partisi ABD Başkanlık Seçimini elbette yakından takip etmiş, lazım gelen tahlil ve değerlendirmeleri fikriyatının kalibresiyle yapmış, buna da devam etmektedir. Hiç kuşku yok ki, Amerikalı seçmenlerin takdir ve tercihine hürmet duymakla birlikte lider adayları ortasında taraf tutacak, tercih yapacak köhne bir anlayışa hiçbir vakit kapılmadık, böylesi bir kolaylığı aklımızın ucuna dahi getirmedik. Kimin lider olup olmadığı öncelikle ABD’lilerin kendi iç sorunudur. Bizim baktığımız yer Türkiye’dir, bastığımız yer Başşehir Ankara’dır, dünyayı kavrayıp okuduğumuz lisan ağzımızdaki ana sütümüz Türkçe’dir.
DEĞERLİ OLAN UYGULAYACAĞI SİYASETLER: Ülkemizin hak ve çıkarları hangi isim ve istikameti gösteriyorsa, seçilen lider ve zihniyetinin uygulayacağı siyasetlerin çerçevesi neyi içeriyorsa onunla ilgilenir, ona baş yorarız. Türkiye’nin tarihi hakları, devlet olmaktan kaynaklı egemenlik kazanımları neyi işaret ve tabir ediyorsa bizim duruşumuz ve yerimiz orasıdır. Devletlerarası münasebetlerde duygusallık aklın önüne geçerse ikili ve çok taraflı diyaloglar barış, istikrar ve istikrar kulvarından tehlikeli halde savrulacaktır. Bizim için kıymetli olan ABD’nin uygulayacağı siyasetlerin muhtevası, bunun da ülkemize, bölgemize ve memleketler arası bağlantılara yansıma seviyeleridir. Kaldı ki, biz ne Biden şakşakçıyız, ne Trump sevdalısıyız, ne filin hortumundan tutuyoruz ne de eşeğe binmek için sıra bekliyoruz, hamd olsun Türk oğlu Türk olarak cihanı kavrıyoruz. Pek olağan olarak, Amerika Birleşik Devletleri, idaresindeki değişimin göz gerisi edileceği bir ülke değildir. Bunu biliyor ve kabul ediyoruz.
DİKKATLE İZLENMELİ: ABD, bilhassa 1. Dünya Savaşı’ndan itibaren dünyanın stratejik denklemlerini etkileyen; askeri, ekonomik ve teknolojik gücüyle medeniyetleri ve milletleri direkt ilgilendiren kıymetli bir ülkedir. Bu yüzden dikkatle ve uyanık bir şuurla izlenmesinde kesinlikle mecburilik vardır. Biz ABD Başkanlık Seçim kampanyasının nasıl yapıldığına, adayların hangi kaynaktan beslendiğine, seçimin adil, şeffaf ve objektif demokratik kriterlerle yapılıp yapılmadığına pek bakmıyoruz. Sertleşen siyasi kutuplaşmanın, eyaletler ortası tansiyonun, ağırlaşan toplumsal uyuşmazlıkların, seçime şaibe karıştığına dönük argümanların ABD’ye nasıl etki edeceğini, hatta bir çözülme girdabına sokup sokmayacağını bundan sonraki gelişmeler tayin edecektir. Tahminen de ABD’ye yakın bir gelecekte etnik kamplaşma hakim olacak, bu ülke eyaletler bazında bir ayrışma sürecine sürüklenebilecektir. Kanaatim odur ki, yeni ABD Başkanı’nın dış siyaset ve milletlerarası güvenlik bahislerinde izleyeceği temel siyaseti vakit içinde daha iyi anlaşılacak ve değerlendirilebilecektir.
İYİMSERLİĞİMİZİN ÖNÜNE SET ÇEKİYOR: Başkanlığa seçilen Biden’in, Türkiye’yi meşgul eden çetrefilli hususlarda takip edeceği siyasetlerin müttefiklik hukukuyla ne kadar bağdaşacağını, itimat temeli aşınan iki ülke ortasındaki münasebetleri koltuğuna oturur oturmaz nasıl ele alacağını vakit gösterecektir. Tekrar de temkinli, önlemli, tedarikli ve kuşkulu bir bekleyişin içinde olduğumuzu herkesin bilmesinde fayda vardır. Zira Biden’in geçmişteki kelamları, temasları, çelişkileri, gelgitleri, aralı tavrı, Türkiye’ye şaşı ve soğuk bakışı iyimserliğimizin önüne set çekmekte, baraj oluşturmaktadır. Önyargılardan uzak, dostluk ve müttefiklik aslına dayanan, karşılıklı hak ve çıkarları gözetip güçlendiren bir diyalog düzeneğinden iki ülkenin de çıkarlı çıkması kuvvetle olasıdır. ABD’de açılan bu yeni sayfanın, dünya barışı, memleketler arası güvenlik ve istikrar açısından ümit verici bir devri başlatmasını içtenlikle temenni ediyorum. İnsanlık tarihi, her toplumun, her devletin tıpkı süratte kalkınamadığını, en zayıftan en güçlüye kadar birbirlerinden farklı kültür ve medeniyet dairesi içerisinde kümelendiklerini göstermektedir. Binlerce yıl boyunca, kıtalar ortasında vakit zaman bozulan güç istikrarlarını terazileyen devletlerin, paktların ve blokların varlığı, kuvvetin tek bir elde toplanmasına müsaade vermemiştir. Çok kutupluluk dünyanın siyasi ve stratejik dizaynına daima egemenlik kurmuştur.
HAKKIMIZI YEDİRMEYECEĞİZ: ABD ve öbür global güçlerle kurulan bağlantılarda direnç gösteren, dirayet sergileyen, inisiyatif üstlenen, öne çıkan, inançla direnen, ben de varım diyen bir Türkiye duruşu malumu olduğumuz ülkelerin uykularını kaçırmaktadır. Emperyalizmin katarına eklemlenen güçler kuşatmayı yaran, kumpası yıkan Türkiye’den ürkmektedir. Biliyorlar ki, uyanan devin ayağına pranga vurmak, boynuna tasma geçirmek dünyanın zıddından dönmesini istemek kadar ahmaklıktır, aptallıktır, saçmalıktır. Türkiye’yi dikkate almadan yapılan tüm hesaplar bozulmaya, buruşturulup atılmaya mahkûmdur. Doğu Akdeniz’den Kafkaslar’a, Ortadoğu’dan Balkanlara, Afrika’dan Avrupa’ya Türkiye her yerdedir, gerçekten adaletin yanındadır, insaniyetin safındadır, hakça paylaşımın, haysiyetle yaşamanın tarafındadır. Hakkımızı hiç kimseye yedirmeyeceğiz. Hukukumuzu hiç kimseye çiğnetmeyeceğiz. Yılanı gördük mü ezeriz, ezemezsek kovarız, şayet kovamazsak da kaçmayı düşünmeyiz, imanla karşı çıkarız, irfanla karşı dururuz, eninde sonunda zalimlerin zehrini kursaklarına motamot şırınga ederiz. Dostluğumuz maskeli, aralı, muhataralı, muvazaalı, mukaveleli değildir; kaldı ki doğrudur, tutarlıdır, sağlamdır, adam üzere adamlığın tezahürüdür. ABD idaresinde görmeyi istek ettiğimiz tutum da aynısıyla bu olacaktır.
MEĞERSE NE ÇOK BİDEN ŞARLATANI VARMIŞ: Bizim anlayamadığımız, ABD’deki Başkanlık Seçimi kampanyasına Türkiye’den fiilen ve gıyaben katılıp, adaylar ortasında mekik dokuyan ateşli taraftarların varlığıdır. Halbuki ne çok Biden şarlatanı, ne çok Trump soytarısı varmış da haberimiz olmamış. Günlerce medya her sorunda olduğu üzere kasıla kasıla ABD Başkanlık Seçimini yorumlayan yandan çarklı kelamda uzman yorumcuların fanatik görüşlerini seslendirmiştir. Bir baltaya sap olamamış ne kadar ucube varsa siyaset allamesi kesilmiş, zannederseniz Biden yahut Trump’ın akıl hocalığını yapmışlardır. Bizim değerlendirmemize nazaran, bunların kılavuzluğu karganın kılavuzluğuyla tıpatıp birebirdir. Lisanıyla dimağı sömürgeleşmekle kalmayan bu güruhun akli ve zihni melekeleri de sönüp gitmiştir. Beşlik simit üzere dizildikleri televizyon ekranlarına nasıl çıktıkları, nereden bulundukları, hangi müktesebat ve deneyime sahip oldukları meçhul ve muammalı olan zevatın ABD’nin Başkanlık Seçimi’ni hararetle, vakit zaman da hırsla anlatma gayretleri traji-komik bir görüntüyü ortaya çıkarmıştır. Biden’cilerle Trump’çılar daima tartışmışlar, hezeyandan hezeyana yelken açmışlardır. Sahiden de ülkemiz ve milletimiz ismine acıklı ve ibret verici bahtsız tartışma programları uzun bir müddet ekranları karartmıştır. Biz izlerken utandık, lakin onlar konuşurken utanmadılar. ABD’deki başkanlık değişimini, bu ülkenin vatandaşlarından daha fazla önemseyen, daha fazla sevinen, gereğinden çok mana ve sonuç çıkartan kelamda aydın ve akmaz kokmaz yorumcuların bu kadar kalabalık olması korku verici oranda düşündürücüdür. İçine düşülen aydın buhranının, derin aşağılık kompleksinin tipik örnekleri olan bu şahısların mevcudiyeti kolonileşmiş zihniyetlerin esasen kanıtı, hatta görsel dokümanıdır. Birebirini Obama seçildiğinde de gösteren bu köksüzlerin cehaletleri şöyle dursun, mensubiyetleri bile ağır hasarlıdır.
CHP VE HDP ÇABUCAK KUTLADI: Bizim tuhafımıza giden bir öteki konu ise CHP Genel Başkanı’nın Biden’i kutlamasındaki çabukluğu, suratı, telaşı ve acelesidir. HDP’ye bakınız, o da çabucak kutlamıştır. Bir türlü köşesine çekilmeyen, farklı vakitlerde sivri açıklamalarla kendisini hatırlatan bir siyaset eskisi de, Türk dış siyasetinin ABD’yle uyumlu olmasına vurgu yaparak Biden’i baht olarak gördüğünü söylemiştir. Ruhu kiralanmış olanlar ortadadır. İradesini devretmiş çarpık yüzler adeta podyuma çıkıp ABD’ye beni unutmayın iletisi iletmişlerdir. Tek sözle kepazelik olarak nitelendireceğimiz bu fotoğrafın neresinde millet sevdalısı, neresinde vatan ve bayrak aşığı bir yüz vardır? Özellikle merak ediyorum, Sayın Kılıçdaroğlu nereye yetişeceksin? Gizlenemez bu memnuniyetin esbab-ı mucibesi nedir? Şimdi seçim sonuçları katılaşmadan, resmi açıklama yapılmadan, başkanlık makamı yeni sahibini bulmadan bir muhalefet partisi başkanının kutlama iletisi neyin nesi, kimin sesidir? CHP’yi, ABD’nin sevdalısı yapan ilgiler ağını neye yoralım? Biden’in ağzına sürdüğü bir tutam balın lezzetini almış olmalı ki, Kılıçdaroğlu yeni efendisiyle toplumsal medyayla temas kurma gereği hissetmiştir. Yoldaşlarımı sattım, senin yandaşın oldum demiştir. Dünya üzerinde kaç muhalefet partisi lideri çarçabuk Biden’i tebrik etmiştir?Kılıçdaroğlu meşruiyetini yabancı başkentlerde arayan, alın beni kullanın bildirisi veren kökünden kopmuş, kimliğini kaybetmiş bir siyasetçidir. Allah için söyler misiniz, şu sözlerim yanlış mıdır? Gazi Mustafa Kemal Atatürk yerinden kalksa bunları nitekim de İzmir’e, hatta okyanusun karşı kıyısına kadar vura vura kovalardı. Türk tarihinin yaklaşık son ikiyüz yıllık seyri, siyaset üzerinde tahakküm kurmayı hak sayan mihrakların vakit zaman gerçekleştirdikleri şanssız olaylarla doludur.
KARABAĞ’DA RÖVANŞ ALINDI: Büyük bir bahtiyarlık ve memnuniyetle söz ediyorum ki, Karabağ’da 30 yıla yakındır devam edegelen düşman tasallutuna tarihi bir darbe indirilmiş, can Azerbaycan kahramanlıkla topraklarını almıştır. Çok şükür hak sahibini bulmuştur. Çok şükür Türklük büyük bir zafer elde etmiştir. Ermeni çeteleri tutundukları vatan topraklarından sökülüp atılmıştır. Katil Paşinyan acıyla kıvranarak yenilgiyi kabullenmiş, elleri titreye titreye uzlaşılan mutabakat metnine imza atmak zorunda kalmıştır. Ermenistan döktüğü kanların bedelini ödemiştir. Tarihi rövanş alınmıştır. Ermenistan, işgal ettiği Ağdam ve Gazah bölgelerini 20 Kasım 2020 tarihine kadar Azerbaycan’a iade edecektir. Dağlık Karabağ ve Laçin koridorundaki temas çizgisi boyunca Rus ve Türk barış gücü konuşlanacaktır. Haydut devlet Ermenistan, 15 Kasım 2020 tarihine kadar Kelbecer bölgesini, 1 Aralık 2020 tarihine kadar da Laçin bölgesini Azerbaycan’a geri verecektir. Dağlık Karabağ’ın kalbi, kadim Türk kenti Şuşa 8 Kasım 2020 Pazar günü işgalden arındırılmıştır. Şuşa kentinden 5 km’den fazla yakın olmamak üzere Hankendi ve Ermenistan’ı Laçin koridoru boyunca birbirine bağlayan yeni bir ulaşım yolu inşa edilecektir. Azerbaycan her iki tarafta Laçin koridoru ile vatandaşlarının, araçlarının ve yüklerin geçiş güvenliğini sağlayacaktır. Yurtlarını terke zorlanan soydaşlarımız BM Mülteciler Yüksek Komiserliği nezaretinde Dağlık Karabağ’a ve etraf bölgelerine döneceklerdir. Azerbaycan Cumhuriyeti’nin batı bölgeleri ile Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti ortasında ulaşım kontakları temin edilecek, yeni bir ulaşım koridoru inşa edilecektir. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev’i, ulu Türk askerini, çabaya dua ve takviye veren her kardeşimi gönülden kutluyor, güzel olsun diyorum. (HABER MERKEZİ)
Gazete Duvar
